Ağustos 16, 2011

Rüzgar Dağıtmıyor Dumanımı

    Gecenin başında şekerli çayımı yudumluyordum Türçe pop müziği çalan bir radyonun eziyeti altında. İnsanlar halinden memnun gözüküyordu. Rüzgarsız hafif bir sıcak gece mızmızlananlara dahi hoş geliyordu. Nefes alabilmenin değerini bilirken o anlarda; yakamoz vuran bir denizi üstü açık kırmızı spor bir otomobil ile kucaklaştırıyordum tek başına..
   Aslında bedenimin burada olduğu; fakat aklımın uzak bir şehirde hapsolduğu bir durumdayken olması gerekenden daha olumluydum. İkinci ve üçüncü çaylarımı da içtikten sonra buruk bir acı tadı ağzımda yürümeye başladım. Çünkü ben olumlu olmak değil; mutlu olmak istiyordum.
 
   Aklımda olanların yarattğı bir rüzgar var sürekli beynimin içinde esiyor. Zaman zaman dindiğini düşündüğüm halde bile bir anda fırtınalar estiriyor. Sırf bu yüzden odaklanamıyorum. Ne mutluluğu ne hüznü yaşayamıyorum. Biraz bulanık bir hayat istiyorum. Önümü görmeden; görmeyip endişelenmeden..
 
   Ama kafamdaki bu rüzgar tüm dumanı dağıtıyor normalde. Her gerçeği o kadar yakında görmek çok acıtıyor. Önümü görmek korkutuyor, ürkütüyor, yürüyemiyorum. Kafamı kaldırıp ileriyi görmek istemiyorum; çünkü ana bakamıyorum. Ben kendimi olduğu zamanda değil de olmayacak bir anda yaşatıyorum.O yüzden istiyorum ki rüzgar ne kadar haşin olursa olsun bana dokunmasın. İşte o halde sadece kendimi görmek istiyorum. Biliyorum ki sabah gerçekler yine acıtacak. Ama kafam bulanık, rüzgarların beni dağıtamadığı bu zamanda "Hüzün Kovan Kuşu" eşliğinde hayaller kuruyorum. Bu duman dağıldığında kim bilir belki yanımda birini görürüm.Kendim sandığım birini..
Ağustos '11 / 3
16.08 / 04.15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder