Nisan 07, 2010

"Enter"a Basamamak

Yıllarca harfleri bir araya getirdik. Onlardan kelimeler türettik ve kelimeleri yan yana dizerek cümleler... Cümlelerden paragraflar ve kompozisyonlar üreterek düşündüklerimizi ifade ettik. Sadece bu kadarla kalmadık; sevdamızı, mutluluğumuzu, nefretimizi ve hayalkırıklıklarımızı anlattık. Ve tüm bunları yaparken dilimizi ve dudaklarımızı kullandık. Yıllarca söylediğimiz yalanlar için özür diledik, köpek gibi aşık olduğumuz için dil döktük. Yeri geldi telefon kullandık, mektup yazdık ancak hiç biri dudaklarımızın arasından çıkan titreşimlerin karşısındakinin kulağına birebir ulaşması kadar etkili olmadı. Büyüdük.

Bu gün kucağımızdaki klavyenin minik tuşlarına basıyoruz. Cep telefonlarının sınırlı tuşları arasında gidip geliyoruz ve bir çıkmazın içinde duygularımızı, kendimizi ifade ediyoruz. Bugün hayatı tuşlara bastığımız kadar yaşıyoruz.

Klavye kullanırken bastığımız tüm tuşlar arasında ikisi hiç değişmedi. "Backspace" ve "enter" dan hiç vazgeçemedik. Neden vazgeçelim ki hayatımızı onlarla yönetiyoruz.

En büyük sorunumuz konuşurken seçtiğimiz sözcükler oldu. Bir kere kullandık mı geri dönüşü olmadı. Kalpler kırıldı, sevdalar yıkıldı, acılar çekildi, hakaretler yağdırıldı. Sözü ağızdan çıkardıktan sonra br daha geri alamadık. Kontrol edemedik. Onaylamadan kullanıma açtık. Nasıl konuşçağımızı bilmeden cümleler kurduk. Büyüdük.

Şimdi önümüzdeki klavyenin tuşlarına her bastıktan sonra ekrana bakıyoruz. Hoşumuza gitmeyen bir şey olduğunda siliyoruz. Oysa söylediğimiz cümleleri banttan bir kez dinleyip asla onları onayladıktan sonra duyuma açmak gibi bir şansımız olmadı. Yalanlar söyledik, sevgimizi anlattık. Hoşlandığımızı da kavgalarımızı da yazarak hem de klavyeden yazarak ekranda okuyarak yaşadık.

Çok yazdıkça daha çok sildik. Beğenmedik. Tekrar yazdık. O kadar kolaydı ki. Elimizde ne kağıt bitecek ne de mürekkebimiz. O kadar çok yazdık ve o kadar çok sildik ki, masumiyetimizi kaybettik. Çünkü gerçek hayatta milyonlarca varyasonu tahmin edip, en güzeli seçme lüksümüz hiç olmadı. Oysa burda onlarca şeyi yazıp, geri alıp işimize geleni söyledik.

Ben bugün şuna inandım; sahte cümleler kurmak kurabildiğimiz cümleler çoğaldıkça kolaylayştı. İnsanlar defalarca yazdı ve sildi. Sonra en güzelini "enter" a basıp yolladı. Bizler inandık. 
Oysa ben yazılanın silinip; "enter" a basılmaması kadar bir masumiyeti gördüm. Gerçekler o kadar masum oldu mu, söylenecek sözler zorlaşır. Elimizle yazdıklarımız söyleyeceklerimzden kat ve kat fazladır. İşte bu yüzden yazdıklarınızı "enter" a basıp yollayamıyorsanız; çok gerçek ve masum oluşundandır. Ben en sonunda "enter" a basamamayı da gördüm. Gün gelir geri alınmış tüm yazılar; ağızdan çıkar. Çok daha aşık, çok daha tutkulu olarak...

Nisan '10 / 2 
07.04 / 02.40