Aralık 27, 2009

Ne Sarhoş; Ne Ayık... İşte o halde Yaşamak...

Hayatımda farkında olduğum şeylerin listesini yapmaya karar verdikten sonra masa başında bir adet uçlu kalem ve sararmış bir dosya kağıdına üç adet "eminemre" ve bir adet "pennywise®" yazdıktan sonra şunu anladım: Farkındalıklarımı ortaya koymanın daha iyi yolu olabileceğini...

Bu yaz her nedense daha garip geçti. 2006 yazından itibaren her yaz daha da sıkıcı geçiyordu. Fakat bunun rutinlik ve vasatın üstü olmayan aktivitelerden olmadığını daha yeni idrak ediyorum sanırım. Çünkü bu yaz bir önceki yazdan daha sıkıcı geçmesi gerekirken - düz serilerde böyle olurdu matematikte- ve o bahsettiğim aktivitelerden eser yokken çok da verimli ve eğlenceli bir yaz geçirdim. Sebeplerini düşünmek daha yeni aklıma geldi. Bazılarını buraya yazıcam; bazılarını yazamayacağım kadar utangaç davranacağım. Sakladığımdan değil.

Sonuç olarak bir temele dayanan hayatta üst üste koyduğumuz şeylerden oluşturduğumuz yapılara - bunlara kavramlar ve duygular da diyebiliriz- anlamlar yükleyerek keyif alırız. Sanırım bu yaz kendi adıma yapabildiğim en önemli olay bu oldu. Bunun yanında beklentilerimi en az düzeyde tutup; insanlarla en doğal iletişim biçimi olan keyfe dayalı bir ilişki kurunca arkası kendinden geldi. Bir nevi teşekkür yazısı olarak da kabul edebilirsiniz.

Ayrıca eğlence, keyif, alkol ve benzeri diğer tüm kavramların kattığı bir yarı sarhoşluk halinde aslında ayık olmanın verdiği utangaçlığında birleşmesi en doğru olanı. Cesaret dediğimiz şey aslında utangaçlığın perdelendiği karanlıklar sanırım; çünkü dedikleri gibi. Soğuk yoktur; ısının var olmaması söz konusudur. Karanlık yoktur; ışığın olmaması söz konusudur. Öyleyse şunu da çok doğru demişler:
"Çok içtim mi aklım azalır, içmedim mi neşem dağılır. Ne sarhoş ne ayık bir hal var ya, en iyisi o halde yaşamaktır."

Son olarak bahsetmeden geçmek büyük haksızlık olur. Son bir ayda neredeyse kahvaltı, akşam yemeği ve uyku dışında zamanımı sürekli geçirdiğim üç beş dostun da bu farkındalığımın ortaya çıkmasında önemli rolü olmuştur; belki de daha fazlası.

İnsan sevgisinin ötesinde; bağlanmak için çok da bir şeye ihtiyacı yok aslında. Biraz samimiyet, biraz güven ve onları bir arada tutacak zaman...

Şiimdiden özledim sizi... Dönüp arkamda yükselen bir kahkaha da olsa, sigara dumanıyla gelen bir koku ve ya omuzuma yaslanan bir baş fark etmez... Var olun yeter...

Ağustos '09
28 Ağustos 2009 Cuma, 19:17

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder